Sanat Terapisinin Kaygı Bozukluğu Üzerindeki Etkisi
1. Kaygı
DSM-5 (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı-5 / The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders-5)’te yer alan tanımlamaya göre kaygı; öfke patlamaları, çıldırma korkuları gibi belirtiler ve çarpıntı, nefes alma zorluğu, sindirim problemleri gibi somatik durumlar kaygının ortaya çıkışında yer alan unsurlardır (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2013).Türk Dil Kurumu’nun tanımına göre ise kaygı, gelecekte gerçekleşebilecek üzüntü, keder, endişe veren bir olayın düşüncesi ile ortaya çıkan sebebi bilinmeyen bir duygudur(TDK, 2020). Barlow (2002) ise kaygıyı, olası veya yaklaşan olumsuz olaylara hazırlık ile ilişkili geleceğe yönelik bir ruh hali olarak tanımlamaktadır (akt, Craske ve ark., 2011). Kaygı durumunda mide bulantısı, kalp çarpıntısı, solunum durması ve göğüste gerginlik gibi çok sayıda sinirsel gerginlik hissine ek olarak, bedende yüksek düzeyde bir enerji görülür (Röhricht ve ark., 2013).
Günümüzde bireylerin kaygı yaşama durumları oldukça fazladır. Savaşlar, politik sebepler, ekonomik karışıklıklar, doğal felaketler, salgınlar ve bunlara ek olarak gelişen teknoloji ile birlikte iletişim daha az belirgin hale gelmiştir. Sonuç olarak bireylerin kaygı düzeyleri artmıştır (Paçacıoğlu, 2004). Ayrıca içinde bulunduğumuz COVID-19 pandemi döneminde kaygıyı değerlendirmek gerekirse, COVID-19 yeni bir hastalık olduğundan ve küresel olarak yıkıcı etkilere sahip olduğundan, ortaya çıkması ve yayılması insanlarda kafa karışıklığı, endişe ve korkuya neden olmaktadır (Roy ve ark., 2020). Barahmand ve Haji (2004), belirsizliği yüksek kaygı, depresyon ve düşük hayat kalitesi ile ilişkili bulmuştur. Belirsiz durumları tehdit olarak algılamak kaçınılmaz olarak olumsuz duygulara yol açmaktadır (Behar ve ark., 2009).
Ancak kaygının bir bozukluk olarak yani patolojik olarak ele alınması için kişinin sosyal çevresi ile olan ilişkilerini, aile ilişiklilerini ve iş yaşantısını olumsuz yönde etkilemesi gerekmektedir (Stalh, 2013, akt., Demir, 2018). Kaygı bozuklukları toplumda en sık karşılaşılan mental rahatsızlıklardan biridir depresyon ile beraber görülme sıklığı da oldukça yüksektir. Yapılan araştırmalara göre depresyon hastalarının %75’inde eş zamanda kaygı bozukluğu olduğu da tespit edilmiştir (Kafes, 2021). DSM-5 (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı-
5 / The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders-5)’te anksiyete bozuklukları başlığı altında birçok kaygı bozukluğu tanımlanmıştır. Bu kaygı bozuklukları; yaygın anksiyete bozukluğu, seçici mutizm, özgül fobi, toplumsal kaygı bozukluğu, panik bozukluğu, agarofobi, ayrılma kaygısı bozukluğu, maddenin/ilacın yol açtığı kaygı bozukluğu, başka bir sağlık durumuna bağlı kaygı bozukluğu, tanımlanmamış kaygı bozukluğudur.
Demir (2018)’e göre kaygı bozukluklarında dışavurumsal psikosoyal müdahalelerinin kullanımı kişilerin duygularını anlamak ve keşfetmemiz için yardımcı bir araçtır ve ne kadar dışavurumcu yöntemler kullanılırsa da kişiler terapi sürecinden o kadar yararlanmaktadır.
Dışavurumcu yöntemlerin en başında da sanat yer almaktadır (Masters, 2005, akt., Demir, 2018).
2. Sanat Terapisinin Tanımı
İnsanlığın tarihçesine bakıldığında mağara duvarlarında çizilen resimlerden sanat terapisinin kökenlerinin antik çağa dayandığı anlaşılmaktadır. Sanat ile terapi tarih boyunca mağara duvarlarına resim çizerek, ölüleri mumyalayarak, tören maskeleri oymacılığı yaparak veya modern zamanlarda ise de grafik çizerek, hamur ve çamur maddelerini kullanarak birtakım semboller yaratarak bir arada süregelmişlerdir (Filiz, 2016). Günümüzde sanat terapisi (Art Therapy), müzik, resim, heykel, hareket dans ve drama gibi sanat dallarıyla yapılan ve terapi sürecinde ise çeşitli materyaller kullanılan bir terapi çeşidi olarak tanımlanmaktadır. Sanat terapisinin temel amacı bireyin kendisini özgürce ifade etmesini, yaratıcılığının artmasını ve estetik yönünün ortaya çıkmasını sağlamak (Çelikbaş, 2019) ile beraber kişinin kendisini tanıması için düşünmesini ve zaman, cesaret gibi konuları işleyerek kişinin kendisini tanımasını hedeflemektedir (Filiz, 2016). Yani, sanat terapisinin geçmişi ilk insanın mağara duvarlarına resimler çizmesi ile başlamış olup ilkel sağaltımdan bilimsel sağaltıma kadar giden uzun bir geçmişe dayanmaktadır.
Sanat terapisi, görsel sanatları, yaratıcılığı ve terapötik süreci bir araya getirerek, bilişsel, duygusal ve davranışsal boyutta kişinin iyi oluşunu arttırmaya yönelik dışavurumcu bir psikoterapi ekolüdür (Rappaport, 2009). Sanat terapisinde terapistin ilgilendiği sadece sanatın estetik yönü değil, danışanın terapötik olarak ihtiyaç duyduklarının dışavurumudur. Sanat terapisi tanımlamasında iki tür yaklaşım vardır. Birinci tanımda sanat kişilerin düşüncelerini, hislerini, inançlarını, problemlerini ve dünya bakışlarını dile getirmek için bir araçtır düşüncesi yer alır. İkinci tanımda, sanatın kendisinin bir terapi olduğu ve kişinin sanatı icra ederken -gerek resim yapmak, boyamak, gerek diğer sanat formları olsun- yaratıcı bir sürecin içinde olduğu, hayat kalitesini arttırdığını öngörür. Bu sebeple sanatı terapötik olarak açıklar. Sanat terapistleri iki yaklaşımın da sanat terapisinin etkinliğini arttırdığı düşüncesinden hareketle iki tanımı da sanat terapiyi tanımlamak için kullanmaktadırlar (Malchioidi, 1998; akt., Göktepe, 2014). Malchiodi’ye (1998) göre dışavurumcu sanat terapisi kendini sözlü olarak ifade etmede zorlanan kişiler için çıkış yolu olmuştur. Diğer terapi yöntemleri gibi sanat terapisi de kişisel gelişimi cesaretlendirmek, kişisel iç görüyü arttırmak ve duygusal onarıma yardımcı olmayı amaçlamaktadır (Göktepe, 2014).
Sanat, psikoterapinin içinde ilk olarak analitik psikoloji kuramı kapsamında yer almaktadır.
Sanat terapisi alanında analitik sanat psikoterapisini ilk kullananlardan biri olan Freud, öğrencisi Jung ile birlikte, bilinç dışı materyali, bilinç öncesine getirmek ve anlamlandırabilmek için sanat çalışmalarını bir araç olarak kullanmıştır (Guttmann ve Regev, 2004, akt., Çakmak ve ark., 2020).
Freud, sanat yapmanın, yaratmanın kendine özgü süreçlerinin ve sanat eserleri ile etkileşim halinde olmanın insan doğası üzerinde mutluluk sağlayıcı faaliyetler olduğunu düşünmüştür (Göktepe, 2014). Margeret Naumburg ve Edith Kramer ise 1930 ve 1940’larda psikodinamik yönelimli sanat terapisi alanında çalışmalar yayınlamışlardır. Naumburg, hastaların sanat eserlerini, transferans ile sonuçlanan bilinçdışı ögelerle sembolik iletişim süreci olarak incelemiştir (Göktepe, 2014). Winnicott’a göre ise, sanat terapisi bağlamında terapi süteci, sanatın anlatım dillerini kullanarak, danışanın semboller aracılığıyla metaforik bir yaklaşımla kendini ifade etmesine, hayal, fantezi ve duygularına biçim vermesine imkân tanımaktadır (Winnicott, 1971). Danışan ve terapist arasındaki süreç çizgi, biçim, renk, doku, ritim ve ses gibi öğeler ile “geçiş nesneleri” olarak anlam bulmaktadır (Çakmak ve ark., 2020).
Sonuç olarak, sanat terapisi de kişinin psikolojik veya fiziksel birçok rahatsızlığının tedavisinde, psikoterapi alanında iyileştirici bir güç olarak ele alınmıştır.
3. Sanat Terapisinin Kaygı Bozukluklarında Kullanımı
Alanyazına bakıldığında, sanat terapisinin iç görü, farkındalık, yaratıcı düşünce, özsaygı, yaşam kalitesi, sosyal becerilerin artması, stres, depresyon, kaygı, duygusal problemlerin ve yorgunluk hissinin azalmasında etkili olduğu sonucuna ulaşan çalışmalara rastlanmıştır (Slayton ve ark., 2010; Bar-Sela ve ark., 2007; Bozcuk ve ark., 2017; Pifalo, 2002).
Slayton ve arkadaşlarının (2010) sanat terapisinin etkinliğine ilişkin yaptıkları meta analiz çalışmasına göre, kapsamlı ve ayrıntılı nitel çalışmalara, tek denekli ön/son test deseni içeren çalışmalara, rastgele atama olmaksızın kontrol ve tedavi gruplarını kullanan desene sahip çalışmaları ve son olarak da gruplara randomize edilmiş kontrollü klinik çalışmaları tespit etmişlerdir. Bu derleme makalenin sonuçlarına göre farklı örneklem grupları ile yapılan araştırmalar sanat terapisinin kişilerinin kaygı seviyelerini azalttığı ve yaşam kalitelerinde artışa sebep olduğu bulunmuştur (Slayton, ve ark., 2010).
Günümüzde sanat terapisi birçok farklı alanda uygulanmaktadır. Özellikle posttravmatik stres sendromu, Alzheimer, kanser gibi hastalıklarda başarılı çalışmalar ortaya konmuştur (Coşkun, 2018). Bar-Sela ve arkadaşlarının (2007), kemoterapi sürecindeki kanser hastalarında sanat terapisi müdahelesi sonucunda depresyon, anksiyete seviyelerinde azalma olup olmadığını göstermek amacı ile randomize edilmiş kontrollü klinik çalışma yapmışlardır. Bu çalışmanın bulguları anksiyete puanlarının değişiklik göstermediğini fakat depresyon puanlarının başlangıçtan anlamlı bir şekilde azaldığını göstermektedir. Ayrıca, Bozcuk ve arkadaşları (2017), kemoterapi alan ayaktan kanser hastalarında, bir sanat terapisi olarak resim sanatı terapisinin herhangi bir boyutunda bağımsız olarak yaşam kalitesini iyileştirip iyileştirmediğini ve resim sanatı terapisine daha önce maruz kalmanın bir fark yaratıp yaratmadığını analiz etmeyi planlamışlardır. Yaptıkları çalışmada resim sanatı terapisine maruz kalan hastaların yaşam kalitelerinin iyileştiğini ve depresyondan kurtulduklarını rapor etmişlerdir (Bozcuk ve ark., 2017).
Pifalo ve arkadaşları’nın (2002), cinsel istismara maruz kalmış çocuklar ve ergenler için geliştirdikleri 10 haftalık sanat terapisi müdahale programı ile çocukların ve ergenlerin travma sonucunda oluşan semptomları azaltacağını hedeflemişlerdir. Bu semptomlar ise kaygı, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu ve kopmaya sebep olmaktadır. Çizim, boyama, üç boyutlu kil çalışması ve kukla yapımını içeren 10 haftalık sanat terapisi seansların ardından, çocukluk çağı cinsel istismarı ile ilgili konuların sözlü olarak işlenmesi ile beraber çocukların ve ergenlerin kaygı, travma sonrası stres ve kopma puanlarında düşüş görülmüştür.
Türkiye’de sanat terapisi alanında farklı örneklem grupları ile yapılmış çalışmalara bakıldığında birçok psikolojik sorun ele alınmış, örneğin benlik saygısında gelişme (Özcan, 2012), aleksitimi düzeylerinin azalması (Demir, 2016), öznel iyilik hali ve içgörü düzeylerinde gelişme (Ataseven, 2018), özgüven ve yaşam memnuniyetinin artması (Artan ve ark., 2017) gibi olumlu sonuçlar ortaya konmuştur. Bunlara ek olarak, Demir ve Demir’in (2018) geliştirdikleri sıklıkla resim ve müzikten yararlandıkları sanatla terapi programı ve etkileşim grubu uygulamasının lisans öğrencileri üzerinde ruhsal belirti düzeyleri üzerindeki etkisini inceleyen çalışmada, geliştirilen müdahale programlarının somatizasyon, depresyon, kaygı, öfke ve fobik anksiyete düzeylerini azaltmada olumlu bir etkiye sahip olduğunu rapor etmişlerdir.
Demir (2018), sanatla terapi programının özellikle bireylerin kaygı, sosyal kaygı ve sağlık kaygısı düzeylerini incelediği araştırmada yarı deneysel kontrol grupsuz, ön test- son test deneme modeli kullanmıştır. Müdahale programında deney grubuna 7 hafta boyunca sanat terapisi müdahelesi gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizlerin sonuçlarına göre, sanatla terapi programının katılımcıların sosyal kaygı ve sağlık kaygısı düzeylerini azaltmada etkili olduğu ancak kaygı düzeyini azaltmada etkili olmadığı bulunmuştur (Demir, 2018).
Sarandöl ve arkadaşlarının (2013) şizofreni hasta ve yakınlarına yönelik sanatla tedavi ve yaratıcılık yöntemlerini kullandıkları çalışmada ise katılımcıların bireysel ve toplumsal becerileri üzerine etkisi araştırılmıştır. Şizofreni hastalarının sağaltımına aile üyelerinin katılmasının olumlu etkisi olduğunu düşünmüşler ve böylelikle hasta yakınlarında şizofreninin doğurduğu bireysel ve toplumsal sonuçlar konusunda farkındalık yaratmayı, hastaları ile daha sağlık bir ilişki için zemin oluşturmayı hedeflemişlerdir. Çalışmanın bulguları hasta yakını grubunda da grup öncesi ve sonrası depresyon ve anksiyete seviyelerinde düşüş olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, psikoterapi sürecinde terapist ve hasta arasında sanatsal bir unsurun kullanımı, ifade edilemeyen duygu ve düşüncelerin dışsallaştırılmasını sağlamaktadır. Bu yolla, sanat terapisi kişilerin duygularını dışa vurmalarına destek sağlayarak duygularını tanımlayarak ifade etmelerine böylelikle yaşam kalitelerinin iyileşmesine yardımcı olmaktadır.
Kaynakça
Amerikan Psikiyatri Birliği (2013). Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı
(DSM-5)(E. Köroğlu, Çev.). Ankara: HYB yayıncılık.
Artan, T., Arıcı, A., Çiçek, M., &Özbek, Y. (2017). Sanatla terapinin yaşlılar üzerindeki
etkilerinin değerlendirilmesi. Journal of Strategic Research in Social Science, 3(4), 131-146.
Bar-Sela, G., Atid, L., Danos, S., Gabay, N., Epelbaum, R. (2007). Art therapy improved depression and influenced fatigue levels in cancer patients on chemotherapy. PsychoOncology, 16, 980-984.
Barahmand, U., & Haji, A. (2014). The impact of intolerance of uncertainty, worry and irritability on quality of life in persons with epilepsy: Irritability as mediator. Epilepsy research, 108(8), 1335-1344.
Behar, E., DiMarco, I. D., Hekler, E. B., Mohlman, J., & Staples, A. M. (2009). Current theoretical models of generalized anxiety disorder (GAD): Conceptual review and treatment implications. Journal of anxiety disorders, 23(8), 1011-1023.
Bozcuk, H., Ozcan, K., Erdoğan, C., Mutlu, H., Demir, M., Coşkun, S. (2017). A comparative study of art therapy in cancer patients receiving chemotherapy and improvement in quality of life by watercolor painting. Complementary Therapies in Medicine, 30, 67-72
Craske, M. G., Rauch, S. L., Ursano, R., Prenoveau, J., Pine, D. S., & Zinbarg, R. E. (2011).What is an anxiety disorder?. Focus, 9(3), 369-388.
Çakmak, Ö., Biçer, İ., Demir, H. (2020). Sağlıkta sanat terapisi kullanımı: Literatür taraması. Sağlık ve Sosyal Refah Araştırmaları Dergisi, 2(2), 12-21.
Çelikbaş, E., Ö., (2019). Dışavurumcu sanat terapisi. Safran Kültür ve Turizm Araştırmaları Dergisi, 2 (1), 20-37.
Demir, V. (2016). Sanat terapisi teknikleri kullanılarak yapılan grup çalışmasının bireylerin aleksitimi düzeylerine etkileri. Sanatla Terapi ve Yaratıcılık Kongresi’nde sunulan bildiri.
Demir, V. (2018). Sanatla terapi programının bireylerin kaygı, sosyal kaygı ve sağlık kaygısı düzeyleri üzerine etkisi. Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 1(2), 223-234.
Demir, V., Demir, A. (2018). Sanatla terapi programı ve etkileşim grubu uygulamasının ruhsal belirti düzeyleri üzerindeki etkisi. Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi, 1(2), 97-120.
Filiz, Ş. (2016). Sanat terapisinin felsefi boyutları. Mediterranean Journal of Humanities 1(1), 169-183.
Göktepe, A.K. (2014). Dışavurumcu sanat terapinin üniversite öğrencilerinde akış durumu ve psikolojik iyi oluş üzerindeki etkisi. [Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi], Üsküdar Üniversitesi.
Kafes, A.Y. (2021). Depresyon ve anksiyete bozuklukları üzerine bir bakış. Uluslararası Psikolojik Danışma ve Rehberlik Araştırmaları Dergisi, 3 (1), 186-194.
Kaygı. (2020). Türk Dil Kurumu: Güncel Türkç̧e Sözlük içinde, Eriş̧im adresi: https://sozluk.gov.tr/?kelime=kaygı
Malchiodi, C. A., (1998). The art therapy Source Book. Mc Graw Hill-NTC, New York.
Özcan, H. (2012). Sanat terapi çalışmasının kanser hastası çocukların yaşam kalitesi üzerindeki etkisinin incelenmesi. [Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi], İstanbul Üniversitesi.
Paçacıoğlu, P. (2004). Anxiety platform: Anxiety; about and around which it seeks to recognize (Doctoral dissertation).
Pifalo, T. (2002). Pulling out the thorns: Art therapy with sexually abused children and adolescents. Journal of the American Art Therapy Association, 19(1), 12-22.
Rappaport, L. (2009). Focusing-oriented art therapy: Accessing the body’s wisdom and creative intelligence. London: Jessica Kingsley Publishers.
Roy, D., Tripathy, S., Kar, S. K., Sharma, N., Verma, S. K., & Kaushal, V.(2020). Study of knowledge, attitude, anxiety & perceived mental healthcare need in Indian population during COVID-19 pandemic. Asian journal of psychiatry, 51, 102083.
Röhricht, F., Gerken, S., Stupiggia, M., & Valstar, J. (2013). Clinical roundup: selected treatment options for anxiety. Alternative and Complementary Therapies, 19(6), 337-343.
Sarandöl, A., Akkaya, C., Eracar, N., Kırlı, S. (2013). Şizofreni hastaları ve yakınlarıyla yapılan sanatla terapinin hastalık berlirtileri, bireysel ve toplumsal beceriler üzerine etkisi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 14, 333-339.
Slayton, C.S., D-Acher, J., Kaplan, F. (2010). Outcome studies on the efficacy of art therapy: a review of findings. Journal of American Art Therapy Association, 27 (3), 108- 118.
Winnicott, D.W. (1971). Playing and reality.London: Tavistock Publications.